Efendim,mart ayı dizi-oyun-oyun-uyku ya da yatmadan önce bir dizi daha şeklinde yaşayan (Sen saklanma oraya,biliyorum yalnız değilim) insanlar için enteresan aylardan biridir.Bir süredir beklenen oyunların çoğunluğunun çıkışının bu ayda olması yeni kız arkadaşınızla ilk buluşmanızı beklemek ile eşdeğer duygular yaratırken,bazı dizilerin sezon finali yapması ya da sezon finaline yaklaşmasıyla,yeni kız arkadaşınızdan gelen "Canım annem ev temizliğine yardım et diye tutturdu,ben de dört gözle buluşmamızı bekliyordum ama yarın çıksak olur mu?" mesajının yarattığı burukluk da bir kenarda durur.
Ben de mart sonunda çıkan Assassin's Creed Brotherhood'u bekledim efenim .İlk AC kötüydü,ikinci AC beklenmeyecek derecede bir değişiklik yaparak haklı bir ilgi görmüştü ve oyun bitince tadı damağımda kalmıştı.Brotherhood duyurulduğunda Ubisoft sürekli "Multiplayer koyduk,ne de güzel koyduk bak şöyle şeyler de var artık" diyerek ilk Assassin's Creed deneyimi korkumu canlandırmıştı.Müthiş senaryosu olan güzel bir yapımın arkasından çıkacak oyuna yenilik olarak sadece multiplayer modlarından bahsedilmesi hayra alamet değildi.Yine de bekledim.İzlediğim dizilerin bir kısmı sezon finali yaptı,bir kısmı az kaldı dedi ben de Brotherhood'u bekledim. Neyse efendim oyun çıktı.Bir kere bile multiplayer modlarını denemedim o yüzden o konuya değinmeyeceğim.Bence senaryosu yine çok güzeldi.AC 2'nin sonunda "ee?" dediğimiz bazı şeyleri doldurdu.2. oyun kadar olmasa da beğendim ben oyunu,Ezio'yu bir kat daha sevdim(Desmond'a hala gıcığım sebepsiz)
İyidir kötüdür,şöyledir böyledir oyun çıktı bitti.Yeni kız arkadaşımla ikinci defa buluşma tarihim belirsiz kaldı.Dizi? yok! e oyun? o da yok!.Ama ama...Derken haberini aldım.The Borgias mini dizi olarak televizyonlara geliyordu.AC'de kökünü kurutalım diye debelendiğimiz kötülerin kötüsü ailenin hayatı dizi olmuş,ben de buna seviniyordum(Kulağa garip geliyor evet.).Ben yine beklemeye başladım.
3 Nisanda başladı the Borgias.Diziyle ilgili çok fazla yorum yapmayacağım zira devam etmekte bu 9 bölümlük mini dizi.Ama kendi adıma diyebilirim ki Cesare Borgia'yı gördüğüm an adını bilmeden o olduğunu anladım.AC'deki kurgusal kısımları (Ezio Auditore di Firenze) çıkarılmış haliyle,tarihteki örgüsüyle anlatılıyor dizi.
Bence bir şans verin,bir de Borgia'ların tarafından bakın olaylara,Ezio'yu da beklemeyin boşuna.Sonuçta O'nun da dediği gibi "nothing is true everything is permitted"